Yemyeşil bir çiftlik, narin çiçeklerle ve etrafa saçılan altın sarısı saman balyalarıyla süslüydü. Bu cennet mekânın sakinleri, sabahın ilk ışıklarından geceye değin huzur içinde yaşayan hayvanlardı. Çiftliğin en neşeli sakinlerinden biri de, kürkü güneş ışığında parıldayan sevimli bir köpekti. Adı Kuyruklu'ydu çünkü neşeyle koşarken kuyruğunu sallamaktan asla vazgeçmezdi.
Bir sabah, gökyüzü alabildiğine maviydi ve Kuyruklu, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte uyanmıştı. Daha günün erken saatlerinde çiftlikteki dostlarıyla oynamak için sabırsızlanıyordu. Oyun oynarken, Kuyruklu'nun gözü, uzakta, çiftlik evinin arkasında, tuhaf bir nesneye ilişti. Bu ne olabilir? diye düşündü kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallayarak.
Yaklaştıkça, nesnenin büyüleyici desenlerle süslü, kırmızı ve altın rengi bir halı olduğunu fark etti. Bu, Kuyruklu'nun daha önce hiç görmemiş olduğu bir şeydi. Burası nereden geldi acaba? diye merakla kendi kendine mırıldandı.
Tam bu sırada, çiftliğin ilerisinden gururlu ve heybetli bir şekilde yürüyen, elinde büyük bir baltası ve başında parlak bir miğferi olan bir adam belirdi. Bu adamın bir Viking olduğunu Kuyruklu hemen anladı, ama nasıl oldu da bir Viking bu çağda, bu çiftlikte belirmişti?
— Hoş bulduk, küçük dost, dedi Viking. Ben, uzak topraklardan, zamanda yolculuk yaparak geldim. Sihirli halımda bir yanlışlık oldu ve kendimi burada buldum.
Kuyruklu, heyecandan kuyruğunu daha da hızlı sallamaya başladı.
— Sihirli halı mı? Gerçekten uçabilir mi?
Viking gülümsedi.
— Evet, gerçekten uçabilir. Ancak şu an kayıp. Onu bulmama yardım eder misin?
Kuyruklu, maceranın peşinde koşmaktan asla kaçınmazdı. Birlikte, çiftlik evinin arkasındaki halının yanına döndüler.
Viking, halıya dokundu ve bir anda halı hafifçe havaya yükseldi. Kuyruklu şaşkınlık içindeydi.
— Hadi, dedi Viking, maceramız başlasın!
Kuyruklu hiç tereddüt etmeden, Viking'in yanına atladı. Viking bir formül okudu ve halı, yavaşça yükselerek, gökyüzüne doğru ilerlemeye başladı.
Uçuştan heyecan duyan Kuyruklu, altında küçülen çiftliği seyretti. Birlikte, bulutların arasından geçip, dünya üzerinde bilinmeyen diyarlara doğru yolculuk ettiler.
Maceranın en heyecan verici anı, bir ejderha ile karşılaştıkları andı. Viking, cesurca, baltasını çıkardı ve köpeği korumak için hazırlandı. Ama Kuyruklu, dost canlısı bir yaklaşımla öne çıkarak, ejderhanın gözlerine sevgiyle baktı. Ejderha, beklenmedik bu dostluk karşısında yumuşadıve onlarla birlikte maceraya katıldı. Üçlü, ejderhayla konuşarak onun aslında yalnız ve korkmuş olduğunu fark etti. Ejderha, yanlarında bir arkadaş bulduğu için sevinçle dans etmeye başladı. Bu beklenmedik dostluk, üçlü arasında derin bir bağ oluşturdu.
Daha sonra, uçan halılarıyla renkli ve büyülü diyarlara yolculuk etmeye devam ettiler. Karşılaştıkları farklı kültürlerden insanlarla tanıştılar, egzotik yiyecekler denediler ve birlikte unutulmaz anılar biriktirdiler.
Maceranın sonunda, Viking, Kuyruklu'ya teşekkür etti ve ona hediye olarak sihirli bir tasma verdi. Bu tasma, Kuyruklu'ya Viking ile geçirdiği bu unutulmaz macerayı hatırlatacaktı.
Uçan halılarıyla çiftliğe geri döndüklerinde, güneş batmak üzereydi. Kuyruklu, Viking'e dönerek,
— Teşekkür ederim, dostum. Seninle geçirdiğim bu macera benim için bir hazine oldu, dedi.
Viking gülümsedi ve şöyle yanıtladı,
— Sen de benim için bir hazine oldun, Kuyruklu. Belki bir gün yine karşılaşırız.
Uçan halı, hafifçe inerek çiftliğe indi ve Viking, gizemli bir şekilde kaybolup gitti. Kuyruklu ise, sihirli tasma ile çiftlikteki arkadaşlarına macerasını anlattı.
Ve o günden sonra, Kuyruklu her zaman gözlerini gökyüzüne dikerek, uçan halının bir kez daha onu ziyaret edeceği umudunu taşıdı.