Listeye Geri Dön
http://Parkta%20Bir%20Bilezik%20Macerası%20-%20Koalia%20hikayeleri%20tarafından%20bir%20hikaye

Parkta Bir Bilezik Macerası

Güneşli bir sabah parkta yürüyüşe çıkan yaşlı dede, bastonunu sağlam bir şekilde tutarak yavaşça ilerliyordu. Parkın ortasındaki büyük ağaç, kuşların neşeli cıvıltılarıyla dolmuştu. Dede, bu huzurlu ortamda dolaşmayı her zaman çok severdi. Ancak bu sabah farklı bir şeylerin olduğunu hissetti. Kalabalık ve canlı bir hareketlilik vardı.

Dede biraz daha ilerlediğinde, çimenlerin üzerinde diz çökmüş küçük bir kız çocuğunu fark etti. Kızın gözleri yere dikilmişti ve etrafta bir şeyler arıyordu.

— Merhaba küçük hanım, dedi dede nazikçe yaklaşarak, ne arıyorsun böyle hararetle?

Küçük kız başını kaldırdı ve gözleri yaşla dolmuş olarak cevap verdi.
— Büyükannemin altın bileziğini kaybettim! Mutlaka burada düşürdüm, ama bulamıyorum!

Dede, kızın endişesini fark etmişti ve içinden ona yardım etmeye karar verdi.
— Hiç merak etme, birlikte arayalım. Mutlaka bir yerlerde buluruz, dedi dede cesaret verici bir gülümsemeyle.

Dede ve küçük kız parkın geniş alanını dikkatlice aramaya başladılar. Çimenlerin arasında, bankların altında, çiçeklerin etrafında her yeri araştırdılar. Dede, bilge gözleriyle her ayrıntıyı incelemeye çalışıyordu. Onların bu telaşlı arayışı, parkta oyun oynayan diğer çocukların da dikkatini çekti.

Küçük kız ve dede bileziği bulmak için çabalarını sürdürürken, parkın diğer çocukları da oraya toplandı. Yakınlarda sallanan salıncağın üzerindeki çocuklar ve kaydıraktan kayan diğerleri merakla yaklaştı ve sonunda hep birlikte aramaya karar verdiler.

— Merhaba, biz de yardım edebilir miyiz? diye sordu kızlardan biri.

Küçük kız kibarlığıyla:
— Tabii ki, derdimi çözmeme çok yardım edersiniz! Teşekkür ederim.

Böylece çocuklar grubu ve dede büyük bir ekip halinde bileziği aramaya başladılar. Parkın her köşesine dağıldılar, taşların altına baktılar, hatta ufak çalılıkları bile kontrol ettiler. Hep birlikte aynı amaç uğruna çabalıyorlardı, bu da onları daha da yakınlaştırıyordu.

Arayış tüm hızıyla sürerken, dede bir an durup etrafına baktı ve bir düşündü: Bu kalabalık parkta bilezik nerede olabilir? Belki de birileri yanlışlıkla almıştır.

Bir ara, parkın daha derin bir köşesinde, bir ağacın altında oturan yaşlı bir kadınla konuşan küçük bir çocuk fark etti. Kadın, bileziği inceler gibi görünüyordu. Dede hemen kadına doğru yürüdü ve nazikçe selam verdi.
— Afedersiniz, elinizdeki bileziği nereden buldunuz?

Kadın başını kaldırdı ve dede ile küçük kızı gördü. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
— Bu bileziği yerde buldum, dedi biraz tereddütle. Yoksa sizin mi?

Küçük kız gözleriyle bileziği tanımıştı ve sevinçle gülümsedi.
— Evet, büyükannemin bileziği! Onu bulduğunuz için çok teşekkür ederim!

Kadın memnuniyetle bileziği verdi.
— Tekrar kaybetmeyin. Bu değerli bir eşya gibi görünüyor, dedi ve gülümsedi.

Dede, küçük kız ve bileziği bulan kadına teşekkür etti ve parkın ortasındaki büyük ağacın yanına geri döndüler. Orada onları bekleyen çocuklar bileziğin bulunduğunu öğrenince büyük bir sevinçle karşılandılar. Küçük kız bileziği büyük bir özenle bileğine taktı ve dedeye derin bir minnetle baktı.

— Sana ne kadar teşekkür etsem az dedeciğim, diye içtenlikle söyledi. İyi ki buradaydın ve bana yardım ettin.

Dede nazikçe gülümsedi ve şefkatle küçük kızı başından okşadı.
— Önemli olan yardımlaşmak ve birbirimize destek olmaktır. Bir gün sen de başkasına yardım edersin, küçük hanım. Hayat böyle güzel olur.

Güneş hala parlıyor ve park neşeyle dolup taşıyordu. Küçük kız ve arkadaşları bu güzel anıyı hiç unutmayacaklardı. Artık herkes mutlu ve huzurluydu.

Dede, parkın çıkışına doğru yürürken hala el sallayan çocuklara baktı bir süre. Bu huzurlu anılara ve dostluklara tanıklık etmek onu sonsuz şekilde mutlu etmişti. İçinde minnet ve sevgi dolu bir kalple, evine doğru sakin adımlarla yürümeye devam etti.

Paylaşmak

Laisser un commentaire

ten − nine =