Ormanın derinliklerinde, zamanın birinde, Salyangoz Sarp isimli küçük ama cesur bir salyangoz yaşarmış. Sarp, macera peşinde koşan ve her zaman yeni şeyler öğrenmek isteyen bir salyangozmuş. Ancak bir sorun vardı; Sarp'ın hızı, merakının peşinden gitmesine pek de yardımcı olmuyormuş. Bu yavaşlık, Sarp'ı hiçbir zaman yıldırmaz ancak her zaman bir çözüm arar olmuş.
Bir gün, Sarp, ormanın kenarında, öylece durmuş, büyük ve uzun bir şeyin hareket ettiğini görmüş. Yakından baktığında bu devasa nesnenin, insanların tren dedikleri büyük bir taşıt olduğunu anlamış. Tren, böyle bir hızla hareket ediyordu ki, Sarp kendi yavaşlığını unutup trenin içinde bir maceraya atılmayı hayal etmiş.
— Ne kadar hızlı gidiyor! içinde acaba nasıl bir dünya var? diye merakla düşünmüştü Sarp.
İşte o an, Sarp'ın kafasında parlak bir fikir belirmiş. Trenin içinde bir keşif yapmak! Ancak bunu nasıl yapacağını bilmese de, içinden gelen bu güçlü istekle, trenin durduğu istasyona doğru yola çıkmış. Geceyi gündüze kavuşturarak, nihayet trenin durduğu istasyona varmış. En büyük sorunu, trenin içine nasıl gireceği olsa da, şansına bir kapının aralık olduğunu ve yanında kimse olmadığını fark etmiş. Azimle ve büyük bir çaba ile, en sonunda trenin içine girmeyi başarmış.
Trenin içi, Sarp'ın hayal ettiğinden çok daha büyüleyiciymiş. Her yerde insanlar, yanlarında minik kutular, bazıları büyük bazıları küçük, hepsi de tuhaf bir ışık ve ses çıkarıyor. Sarp, bu garip nesnenin insanların bilgisayar dediği şey olduğunu öğrenince hayretler içinde kalmış. O da, insanların yaptıkları gibi, bilgisayarın başına geçip dünyayı öğrenmeye başlamış.
Bir süre sonra, tren birden durmuş, Sarp bu ani duruşla ne yapacağını şaşırmış. Bir bakmış ki, trenin içinde bir kargaşa var. Treni hedef alan ve bilgisayarları çalmak isteyen bir grup fare, trenin içine sızmış. Sarp, fark etmiş ki fareler aradıkları şeyi bulamamış, çünkü bilgisayarlar trenin başka bir bölümünde güvenli bir şekilde saklanmış.
— Ben bu trenin kahramanı olabilirim! demiş Sarp kendi kendine.
Sarp, macerasının en heyecanlı bölümünde, kendi cesaretini ve zekasını kullanarak farelerin planını bozmaya karar vermiş. Farelerle dolu vagona girip, onların dikkatini dağıtmak için bir düdük sesi taklidi yapmış. Fareler ne olduğunu anlamaya çalışırken, Sarp hızla bilgisayarların saklandığı bölüme gidip, tren çalışanlarına durumu anlatmış. Tren çalışanları, Sarp'ın uyarısı sayesinde harekete geçmiş ve fareleri yakalayıp trenin dışına çıkarmış.
Bu cesurca hareketiyle Sarp, trenin ve yolcuların kahramanı olmuş. Tren çalışanları ve yolcular, Sarp'a minnettarlıkve hayranlıkla onu alkışlamışlar. Sarp, büyük bir gururla, ne kadar yavaş olursa olsun, asıl önemli olanın cesaret ve kararlılık olduğunu keşfetmişti.
Tren yolculuğunun sonunda, Sarp'ın yüreği sevinçle dolmuştu. Bilgisayarlarla tanışmış, farelerle mücadele etmiş ve en önemlisi, içinde bulunduğu durumun üstesinden gelmişti. Tren istasyonunda, Sarp'a teşekkür eden tren çalışanları vardı. Onlarla vedalaşırken, içinde bir hüzün belirmişti. Ancak Sarp biliyordu ki, önünde daha pek çok macera ve keşif vardı.
Salyangoz Sarp, tren istasyonundan uzaklaşırken, bir sonraki macerası için heyecanlanmaya başlamıştı. Yavaş ama kararlı adımlarıyla, yeni maceraların kapısını aralıyordu. Çünkü artık Sarp biliyordu ki, herkes kendi hızında ve tarzında kahraman olabilir, yeter ki içten gelen cesareti ve merakı takip etsin.
Ve işte böylece, Salyangoz Sarp'ın hızlı serüveni tren istasyonunda sona ermiş, ancak onun macera dolu yaşamı sonsuz bir yolculukla devam ediyordu. Kim bilir, belki de bir sonraki macerasında Sarp, başka bir fantastik dünyayı keşfedecek ve yeni dostluklar kuracaktı.
